Küresel Biyoekonomi Zirvesi 2015

Küresel Biyoekonomi Zirvesi (KBZ), Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’den 8 hafta sonra, Paris’teki BM İklim Konferansı’ndan bir hafta önce, Berlin’de gerçekleştirildi.

BM’de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin duyurulmasını izledikten sonra, KBZ 2015’de Almanya Biyoekonomi Eşbaşkanı Prof. Joachim von Braun ile birlikte açılış oturumuna eşbaşkanlık yapmak üzere davet edilmenin mutluluğunu yaşadım.

 

Zirveye Almanya Biyoekonomi Konseyi tarafından davet edilen 82 ülkeden 850 katılımcı, biyoekonominin sürdürülebilir kalkınmaya ve iklim değişikliğiyle savaşa artarak katkıda bulunması hedefi üzerinde uzlaştılar.

 

KBZ 2015 Almanya Şansöylesi Merkel’in himayelerinde gerçekleşti. Açılış konuşmasında Merkel şu görüşleri dile getirdi: “Dünyada insan sayısı hızla artıyor, oysa dünyanın doğal kaynakları sınırlı. Karşı karşıya kaldığımız en büyük sorun: Hem bugünkü hem de gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılamayı nasıl başarabiliriz? Biyo-temelli ekonomi bize umut veriyor, çünkü gıda güvenliğini korumak, sürdürülebilir enerji ve sanayi üretimini mümkün kılmak için yenilenebilir kaynaklara ve bilimsel bulgulara dayanıyor. Almanya, inovasyonun itici gücü ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı olarak Biyoekonomi Ulusal Politika Stratejisi’ni yürürülüğe koymuştur. Sürürülebilirlik siyasal gündemin üst sıralarında yer alan ana maddelerinden biri. 2015 önemli uluslararası müzakerelerin gerçekleşirildiği bir yıl. Gene de aşmamız gereken pek çok zorluk var. KBZ biyoekonomiyi işte bu sürece dahil edecek.”

 

Biyoekonomi Konseyi Eşbaşkanı Joachim von Braun ise şunları belirtti: “İklim değişikliği ve açlık tehlikesi altında, 9 milyar nüfusa doğru ilerleyen bir dünyada biyo-temelli ekonomi insan ve doğa arasında uyumu destekliyor.”

 

Biyoekonomi, inovasyondan güç alan sürdürülebilir ve yeşil kalkınmada anahtar bir rol oynayacak.

 

Şimdiden 45 ülke biyoekonomiyi siyasi stratejilerine ekleyip, bilimsel ve siyasal programlar geliştirmeye başladı. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki sanayileşmiş ülkeler biyoekonomiyi inovatif biyo-temelli ürünler ve süreçler, yeni pazarlar yaratmak için bir fırsat olarak görüyor. Brezilya gibi büyümekte olan ekonomiler bu alanda yeni sanayi dalları yaratmak için yatırımlar gerçekleştiriyor. Gelişmekte olan ülkeler de bu sayede daha adil uluslararası ticaret ilişkilerine ekonomik açıdan katılma ve teknoloji transferi için işbirlikleri geliştirme şansı yakalayacaklar.

 

Özetle, Berlin’de 100 uluslararası konuşmacı tarafından çeşitli politikalar sunuldu;  60 somut başarılı uygulama tanıtıldı. OECD, FAO, Avrupa Komisyonu ve Uluslararası Enerji Ajansı kendi düzenledikleri çalıştaylarla zirveye katıldı.

 

Küresel Biyoekonomi Zirvesi, karar alıcılar ve önde gelen biyoekonomi uzmanları için bir birlikte çalışma platformu oluşturdu. Eylül 2015’de kabul edilen Sürdürülenbilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda, Zirve biyoekonominin sürdürülebilir kalkınmaya ve yeşil büyümeye katkıda bulunmasını sağlayacak süreci başlatacak çok taraflı bir gündemi hayata geçirmeyi hedef olarak benimsedi.

 

Zirvenin ana sonuçlarından biri, Uluslararsı Danışma Komitesi’nin kaleme aldığı bildirge oldu.

 

  1. C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan Genel Müdür Masum Burak’ın da aralarında bulunduğu 15 uzman, sürdürülebilir biyoekonomi için küresel siyaset gündeminin 5 öncelik alanını belirledi.

1) Yenilenebilir kaynaklar kullanmak, gıda güvenliğini sağlamak ve eko sistemleri korumak.

2) Biyoekonominin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne katkılarını ölçülebilir hale getirmek.

3) Ekonomik ve bilimsel işbirliğini teşvik etmek.

4) Eğitim, ortak öğrenme ve diyalogu artırmak.

5) COP21, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve ticaret ile ilgili küresel müzakelerde bir bütün olarak biyoekonominin dikkate alınmasını sağlamak.

 

Prof. von Braun ile eşbaşkanlığını üstlendiğim açılış oturumunda katılımcılar bu beş öncelik alanının takibinde Biyoekonomi Konseyi’nin rolü üzerinde durdular. Ayrıca rekabetçi ve topluma mal olmuş biyo-temelli ekonomi için ideal ekonomik ve siyasal bir çerçeve koşullarının yaratılması gerektiği ve bir sonraki zirvenin iki yıl içinde gerçekleştirilmesi ifade edildi.